Ulusumuzun yüz akı nice aydını, ülkesine kendini adamış askeri, işine taş koyan gazeteciyi, genci parmaklıklar ardında tutmaya yeminli AKP’nin yönetim kadrosu, ülkemizin sorunları yetmiyormuş gibi, komşuya yanlış hesapla tebelleş olunca, işleri eline yüzüne bulaştırdı.
Gerçekte iş sadece Ustanın yüzüne gözüne bulaşmış olsaydı, belki pek umursayan olmazdı. Ustamız işleri çığırından çıkararak, beraberinde işverenlerini de ateşin kıyısına getirici adımlar atmaya başlayınca herkes tedirgin olmaya başladı. Neyse ki, "ekselans kış” geliyor ve de dizginleri elinde tutanlar bizimkilere i:hop, hop” diyerek dizginleri kasmaya başladılar. Ustanın ileri demokrasiyi Müslüman Kardeşler ‘in elinde komşuya taşıma ülküsü şimdilik kursağında kalmışa benziyor.
AKP’nin kendinden menkul ‘Usta’sı!
Ortadoğu’da barış ve istikrara kafa yoranların şimdiye kadar ortaklaşa ileri sürdükleri Mısır olmadan barış, Suriye olmadan ise savaş olmaz” söylemi, gerçekçi bir durum tespiti olarak bilinirdi. AKP’nin kendinden menkul ” Ustası” sayesinde bu özdeyişe bir yenisini eklemek zamanıdır: ,:AKP iktidarda olduğu sürece ülkemizde, çevremizde barış ve güvenlik kararsız ve netamelidir.” Bunun temel nedeni, ülkemizde dış ve iç politikanın rotasını elinde tuttuğunu sanan AKP’nin Ustası ve yardımcılarının, politikada hayal ile gerçeği ayırt etmede hayli özürlü olmalarının ötesinde, dış politikanın, temel kurallarını, hatta dilini bile kavrayamamış olmalarıdır. Diplomatik dille anlatılanları doğru kavrayamayarak, ateşe su yerine benzin dökmeye yeltenmeleri bu nedenle olsa gerek.
Diğer yandan AKP yönetiminin bölgede oynayacağı rolün çerçevesini çizen ve Ortadoğu’da yapay değişim rüzgârı ekenlerin fırtına biçme olasılığı karşısında, politikalarında balans ayarı yapmak zorunda kaldıkları görülüyor. Bu noktada bizim için önemli olan, balans ayarı yapanların politikada kullandıkları "araç ve aracıyı” deliğe süpürme gereğini duyup duymayacaklarıdır. Bunun için ABD’deki seçim sonuçlarını beklememiz gerekecek. Dış egemen güçlerin temel düşüncesi, Suriye’de yarattıkları yangının uluslararası arenada kendilerine yeni bir avarız (gaile) çıkarmasından kaçınmaktır. ABD Ankara Büyükelçisi’nin Türkiye ile Suriye arasında savaş çıkmayacaktır” diye etrafa güvence vermesinin anlamı budur. Dünyamız artık bir tek egemen gücün dilediği gibi at oynatma alanı değil. Bu nedenle de yakın geçmişe göre daha güvenli olduğunu söyleyebiliriz.
Gündem değiştirmekte de usta!
Ustanın ülke ve dünya reel politiğinin özünü kavramamış, stratejik derinlikten çok stratejik sığlık ile malul kendisi ve yakın çevresinin, rest tamtamları yerine rast makamından kanunla bir taksime başlamayı becerirse, durumu bir süreliğine idare edebilir. Böylesi bir adım için, krize müdahil Rusya Federasyonu dâhil, komşu ülkelerin "bizimkilere” ferasetle yeterli manevra sahası bıraktıkları görülmektedir. ABD ve AB ise durumu tırmandırmadan idare etme niyetinde oldukları açıkça görülmektedir. Ustamızın görüntüyü kurtarmak için gündemi değiştirmede eline kimsenin su dökemeyeceğini bildiğimizden, bu konuda bir sorun çıkmayacağından emin olabiliriz. Bütün bu gerçeklere rağmen, her ne bahasına olursa olsun savaş tamtamları ile havayı ısıtmaya devam edeceklerin, kendi sulularını ısıtmış olacağından eminiz. Bu nedenle de bütün koparılan gürültüye rağmen, doğrusu ufukta bir savaş olasılığını pek görünmüyor.
Yol göstermek için ne bekleniyor?
İçimizin rahat olmayış nedeni, nafile savaş tamtamları değil, AKP’nin sanki ülkenin değişmez bir yazgısı olduğu konusunda yaygın bir kanaatin yerleşmiş olmasıdır. Örneğin, önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanının kim olacağı konusunda yapılan tartışmalarda sadece AKP içindeki hesaplar ve kişilerin öne çıkıyor olmasını aklım pek almıyor. AKP devranını sürdürdüğü sürece, ne ülke içinde ne de çevremizde özgürlük, demokrasi, barış ve güvenliğin kurulma olanağının bulunmadığı artık kesin kes ortaya çıkmış olmasına rağmen, neden ortalık bu kadar sessiz? Neden bu kadar insanlarımızın boynu bükük? Topluma yol göstermek sevdalıları, yollara düşmek için kimin veya neyin zuhur etmesini beklemekte?
Ortadoğu coğrafyasında Osmanlı mülk ve nizamını yeniden ihya etmek ne derece ham hayal ise, İslam’ın ılımlı bayrağı altında toplumları bütünleştirmek de o derece akıldışıdır. Kendi ülkesinde dini siyasetin içine sokarak insanları ayrıştıranların, ülke sınırlarını aşarak toplumları birleştirmesi, özgürleştirmeleri masalına gerçekten inananın kalmadığını sanırım. Bu masalla AKP’yi cepheye sürenlerin, kullandıkları silahın kendilerine geri teptiğini, tepeceğini görmeğe başladıklarını umarım
Çetin DOĞAN - 19 Ekim 2012 - Aydınlık
http://www.dunya48.com