Türkiye ile Azerbaycan arasındaki sıcak, dostane ve kardeşlik bağlarının giderek güçlenmesi, zaman zaman çeşitli çevrelerce baltalanmaya çalışılmış, bu güçlü bağların koparılması gündeme gelmiş, ancak başarılı olunamamıştır. Daha da açıkçasını vurgulamak istersek, iki ülke arasına nifak tohumları atmaya çalışanlara karşılık iki ülke arasındaki bu bağlar daha da güçlenmiştir.
Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin güçlenmesinde iki ülke sivil toplum Teşkilatlarının da etkili olduğunun altını çizelim. Türkiye kanadından Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği, Başkanları Hikmet Eren’in önderliğinde bu bağların güçlenmesinde beklenenin de üstünde başarılı olmuştur. Geçmişe bakacak olursak, bu koparılması mümkün olmayan ilişkilerin ve bağların tarihin derinliklerine kadar indiğini de görürüz.
İKİ ÜLKE ETLE TIRNAK GİBİ
Bir etkinlikte, Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği Başkanı Hikmet Eren, bu ilişiklerden söz ederken, bize şu örneği de vermişti, sizlerle paylaşalım: "Atatürk, bir ara Azerbaycan’a Neriman Nerimanov’a bir mektup yazar ve ondan borç para ister. O zaman Nerimanov, Atatürk’e yanıt verir ve "Gardaştan gardaşa borç olmaz” der. Ancak yine de gerekenleri yapar. Bunu Türkiye’de herkes bilir”. Bu tarihin derinliklerinde kalan Azerbaycan-Türk kardeşliğinin ne kadar önemsendiğinin de bir kanıtıdır. Böyle bir dostluk, böyle bir birliktelik yıkılabilir mi?
Geçenlerde Azerbaycanlı Gazeteci kardeşimiz Ferid Adalet, gün.az (Azerbaycan Haberleri) bülteninde Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği Başkanı Hikmet Eren ile yaptığı bir söyleşiyi yayınladı. Bu söyleşide, Eren çok önemli mesajlar aktarıyor. Özellikle de zaman zaman gündeme gelen Türkiye-Azerbaycan kardeşliğini ve ilişkilerini gölgelemeye çalışan bazı çevrelere yanıt veriyor. "Türkiye-Azerbaycan kardeşliği asırlar öncesine dayanır. Bunu her iki ülkenin içinde ve dış dünyada kabullenmeyen bazı çevrelerin var olduğunu biliyor ve görüyoruz. "diyor. Yıkıcı faaliyetlerin bugüne kadar hiçbir işe yaramadığını, iki ülke yöneticileri ve halklarının bu oyunları bozduğunu, bundan sonra da bozacak güçte olduğunu vurguluyor.
DAĞLIK KARABAĞ SORUNU ÇÖZÜLMEDEN
Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği Başkanı Hikmet Eren, en önemli ve hassas konuya değiniyor. Ermeni işgali altındaki Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ topraklarının eninde sonunda Azerbaycan’a iade edileceğine inandığını vurguluyor ve şu görüşlerini dile getiriyor: "Azerbaycanlı kardeşlerimiz şuna inanmalıdırlar. İşgal altındaki Dağlık Karabağ, bu işgalden kurtarılmadıkça Türkiye-Ermenistan ilişiklerinde bir ilerleme olmayacaktır. Gerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gerek Başbakan Erdoğan bulundukları her platformda bu konuyu gündeme taşıyorlar. İki ülke arasındaki kapıların açılmasının söz konusu olmayacağını söylüyorlar. Hatta bu mesele çözüme kavuşmuş olsa bile, Türkiye ile Ermenistan arasında açılacak kapıların Türkiye’ye zerre kadar bile faydalı olmayacağını 75 milyon kardeşimiz çok iyi biliyor. Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si işgal altındadır. 1 milyon Azeri yerlerinden yurtlarından göç etmişlerdir. Bu insanlar işgal altındaki topraklarda atalarının mezarlarını bile ziyaret edemiyorlar. Aradaki bu haksızlığın ortadan kaldırılması gerekiyor. Ben inanıyorum ki, bu sorun en kısa zamanda çözülecek ve bu haksızlık da giderilmiş olacaktır. Konu açılmışken hemen şunu da ifade edeyim. Ermenistan bir devlet değildir. Bir terörist teşkilatını destekleyen ülkedir. Cumhurbaşkanları Sarkisyan da bir terörist başıdır. Bunu da artık bütün dünya biliyor”.
"İKİ ÜLKE DAHA DA GÜÇLENECEK”
Eren, söyleşinin son bölümünde, iki kardeş ülke Türkiye ve Azerbaycan’ın daha da güçleneceğine dikkat çekiyor. Asrın projesi olarak gösterilen TANAP ve İzmir’deki STAR’ı örnek gösteriyor. Bu projelerle iki ülke arasındaki ilişkilerin yıkılamayacak boyutlara taşınacağını vurguluyor ve görüşlerini şu açıklamaları ile noktalıyor:
"Benim gördüğüm şudur: İktisadi, siyasi, manevi açıdan giderek güçlenen ve kendisine güvenen bir Azerbaycan var. Öte taraftan da bölgesinde güçlenen ve Avrasya’nın önemli ülkelerinden büyük Türkiye var. Bundan başka diğer tarafta hızla büyüyüp kalkınan bir Kırgızistan bulunuyor. Ama arada bir de sıkışıp kalan Ermenistan var. Ermenistan 2 milyon nüfusu ile her şeye muhtaç durumdadır. Ben, şuna da inanıyorum; gelecek nesiller Sarkisyan’ı lanetleyerek hatırlayacaklardır. Eğer bugün Ermenistan bir dünya devleti haline gelemediyse, bu Sarkisyan ve onun gibi düşünenlerin eseridir. Şunun da altını kalınca çizelim: Artık gerek Türkiye, gerekse Azerbaycan askeri yönden de güçlü iki devlet haline gelmişlerdir. Hiç kimse daha önceki Türkiye ve Azerbaycan’ı hatırlamasın. Ülkelerimiz hem ekonomik yönden, hem de askeri yönden daha güçlü ve kuvvetlidir. Ermenistan, artık mağlup olduğunu kabul etmek istemiyor. Çeşitli şekillerle kendilerini güçlü göstermeye çalışıyorlarsa bu hiçbir şey ifade etmeyecektir. ASALA’nın Türkiye ve Azerbaycan’ı tehdit etmesinin de hiçbir şey ifade etmeyeceğini, bunun zararını Ermenistan’ın ödeyeceğini de buradan vurgulamak istiyorum.”