Başbakan Erdoğan’ın Denizli’de toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, özellikle radikal İslamcı grupların işlediği insanlık dışı vahşete şiddetle karşı çıkmış olması, "Suriye politikalarında (U) dönüş mü?” sorusunu gündeme getirdi. Erdoğan, Suriye’de Esad’ı devirmek için bugüne kadar aşırı İslami gruplara destek vermiş, bu desteğini de bugüne kadar sürdürmüştü.
Ancak, dünya artık teröre, vahşete seyirci kalmıyor, buna şiddetle de tepki gösteriyor. Bu konuda İslam adına işlenen cinayetler, katliamlar dünya kamuoyu önünde de kınanıyor. İslamiyet’in adının böylesine cinayet ve vahşetlerle anılması hiç kuşkusuz dünya kamuoyunda olduğu kadar Türkiye’de de tepkilere neden oluyor.
ERDOĞAN’DAN KESKİN MESAJ
Son olarak ABD Başkanı Obama’nın, dünyanın birçok bölgesinde adeta vahşet sergileyen bu aşırı İslami gruplarla mücadele edilmesi konusunda attığı adım, öyle sanıyoruz ki Başbakan Erdoğan’da da etkisini göstermiştir. Suriye’de özellikle El Nusra ve El Kaide gibi vahşet sergileyen ve hatta Esad’ı aratır nitelikteki katliam görüntüleri karşısında suskun kalmanın artık Türkiye’yi daha da dibe vuracağı gerçeği görülmüştür.
Bakınız, Erdoğan bu konuda neler söyledi, dinleyelim: "Neymiş, İslam adına yapıyorlarmış. İslam adına savunmasız insanları öldürme yetkisini Allah kimseye vermemiş. Bir insanı öldüren, tüm insanları öldürmüş gibidir. Bu bizim, dinimizin tespiti, emridir. Sen bunu nasıl yaparsın? Terör örgütleri bunları maalesef dünyada İslamla terörü yan yana anmaya neden olmuşlardır. İnsanlık dışı saldırılarda bulunanlar Müslümanlığa en büyük zararı verdiler. Terör örgütleri arasında ayırım yapanlar en az teröristler kadar canidir.”
Dikkat ediniz, Suriye’de 2,5 yıldan bu meydana gelen çatışmalarda radikal İslamcı gruplara destek verdiği iddia edilen Başbakan, bugüne kadar hiç böylesine bir açıklama yapmadı. Böylesine keskin mesaj vermedi. Bugün, bu noktaya gelinmiş olmasını da olumlu bulduğumuzu belirtelim. İran’ın bile, artık radikal İslamcı gruplara karşı bir mücadele içine girme mesajları verdiği günümüzde bizim bunun dışında kalmamız kesinlikle beklenmemelidir.
DÜNYA KAMUOYUNUN TEPKİSİ
Başbakan’ın böyle konuşmasında etkili olan birçok neden var. Bunlardan birisi ABD Başkanı Obama’nın bu gruplarla mücadele kararlı oluşu, Suriye’deki radikal İslami grupların vahşetlerinin dünya kamuoyundaki tepkileri ve El Kaide’nin Reyhanlı saldırısını gerçekleştiren grup olarak belirlemesi en başta gelen gelişmeler olarak değerlendirilebilir. Aynı zamanda Türk kamuoyunda da bu gruplara karşı tepkilerin giderek artması ve AKP’nin oy kaybına neden olmaya başlamasını da buna eklediğimizde Başbakan’ın artık Suriye politikalarında bir dönüş içine girmeye başladığını gösteriyor.
Zararın neresinden dönülürse kar edilmiş demektir. Baştan bu yana Suriye politikalarında hata üzerine hata yapan ve özellikle radikal İslami grupları destekleyen Türkiye’nin tek başına kalmış olması da böylesine bir (u) dönüşün olmasına neden olabilir. Kaldı ki, son gelen istihbarat raporlarında El Kaide ile PKK’nın ortak hareket etme noktasına geldikleri ve aralarında bir anlaşmaya varmış olmaları da gözlerden uzak tutulmamalıdır.
DOĞRU OLANI YAPABİLMEK
Suriye’de giderek batağa saplanan ve çırpındıkça da bu batağa biraz daha batan Türkiye, uyguladığı bu politikalarda da tek başına kaldı. Sığınmacıların sayısı arttıkça da ekonomik alanda da zora girdi. Bunun yanı sıra sığınmacılar içinde Türkiye’ye sızan şiddet yanlısı grupların da tehdidi altında kaldı. Her an her yerde bir eylem, bir suikast, bir patlama ve vahşete varan saldırıların olabileceği ihtimalleri çoğalmaya başladı. Gelen istihbarat raporlarında da bu tehlikenin halen sürdüğüne dikkat çekiliyor.
Durum böyle olunca, Türkiye’nin bu politikaları masaya yatırıp, doğru olanı seçmesi kaçınılmaz görünüyor. Başbakan, Denizli’deki konuşması ile buna vurgu yapmış olabilir. Temennimiz, atılan bu adımların hedefine ulaşmasıdır. Son günlerde Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu izliyoruz, bu konulara pek girmiyor. Davutoğlu’ndaki bu sessizliği, Başbakan’ın açıklamaları ile birleştirdiğimizde Suriye politikalarında keskin olmasa da bir dönüş içinde olduğumuzu görebiliyoruz.
Dünya ile bütünleşmek, komşularımızla olan sorunları asgari düzeye indirmek, terörle mücadelede ayırım yapmayarak üzerimizdeki görüntüyü silmek için atılması gereken bu adımları desteklediğimizi ve bunun Türkiye için bir dönüm noktası olacağına inancımızı belirtmek istiyoruz.