Peki, iç cephe niçin düştü, komutanlar düşman harekâtına niçin direnemedi?
*** *** ***
Atlantik stratejisinde "Kemalist Devrime kefen biçiliyordu!”
En önemlisi stratejik nedendir.
NATO bize iç cephede Kemalist Devrimi savunmayı öğretmedi, tersine Atatürk Devrimini savunanları bastırmayı öğretti.
ABD emperyalistleri daha 1945 yılında Türkiye’ye girerken, Kemalist Devrimin kökünü kazıma kararındaydılar. Bunu raporlarına yazdılar. "Türkiye Kemalizmde devam ederse, komünizme gider” dediler.
Bizim "Küçük Amerika” dönemindeki millî güvenlik stratejimiz, Atatürk Devriminin güvenliğini sağlamak değildi, NATO’nun güvenliğini sağlamaktı.
TSK içinde Mustafa Kemal geleneği evet yaşadı, ama Atlantik dalgalarında çırpınarak yaşadı.
*** *** ***
Atatürk Devrimi yıkılırsa vatan ve millet kalır mı?
İç cephede Atatürk Devriminin sağlam tutulması ile vatan bütünlüğü arasındaki tunç bağı Atlantik sisleri içinde kayboldu. TSK komutanlarının çoğu, Atatürk Devrimini yıkıma uğratan bir rejimde vatanın parçalanacağını görmediler. Bugünkü komuta kademesi, hâlâ görmüyor.
TSK komutanları, Atatürk Devrimini yıkanların yönettiği bir Türkiye’de, etnik çatışmaların, mezhep kavgalarının kaçınılmaz olacağını da görmediler.
ABD güdümünde varacağımız yer, komşularımıza El Kaide terörü ihraç etmekti ve Barzanistan’a bekçilikti. Onu yaptık ve şimdi Diyarbakır’ı Barzanistan’a başkent yapma aşamasına geldik.
Atlantik rejimine sadakat, vatanın bölünmesine sadakat oldu. Ve milletin parçalanmasına sadakat!!!
*** *** ***
NATO silahları neyi korudu?
Komutanlarımız, "NATO silah vermezse biz nice oluruz” diyerek ABD emperyalizmine bağlandılar.
Türk Ordusunun sözümona modern silahları vardı. Ama o silahlar, iç cephede Atatürk Devrimi yıkılırken hiçbir işe yaramadı.
O NATO silahları, Beşiktaş Adliyesi’nde koca koca komutanlar esir alınırken, hiç ama hiç işe yaramadı.
Türk Ordusu NATO silahıyla bırakalım vatanı korumayı, kendisini bile koruyamadı.
Meğerse o NATO silahları, bu Cumhuriyeti bu vatanı korumak için değil, Kemalist Devrimi yıkma sürecinde TSK’yı teslim almak içinmiş.
*** *** ***
Uçak var pilot yok Gemi var komutan yok!
Bugün çok çarpıcı değil mi, ABD’nin verdiği F-16’larımız var, ama uçaklarımızı uçuracak pilotlarımızı kaybediyoruz.
Gemilerimiz var, ama bahriyede komutanımız kalmadı. ABD emperyalizmi ve işbirlikçileri, Deniz Kuvvetlerimizi bir torpido atmadan esir aldı.
Çünkü TSK’nın komuta kademesinde, ABD güdümlü bir iç harekâta karşı koyma kavramı yoktu. NATO’nun kitabında yazılı değildi bu görev.
*** *** ***
NATO’da Türk subayının başına gelenler!
Daha önemlisi Atlantik sistemi içinde Türk subayının İstiklâl Savaşı değerleri örselendi.
Türk subayı ya devrimcidir ya da subay değildir.
Şöyle de söylenebilir: Türk subayı, ya Mustafa Kemal’in askeridir, ya da asker değildir.
İtiraf etmek zorundayız, Atlantik döneminde Türk subayının devrimci karakterinde bozulmalar oldu. Subay karakteri bozulmasaydı, yüzlerce generalini, binin üzerinde silah arkadaşını düşmana teslim eder miydi?
Düşman niçin Kemal’in askerlerini hapse attı?
Çünkü Türk Ordusunu nereden vuracağını biliyor.
Subayın ruhundan Atatürk’ü çıkar, geride kalan artık Türk subayı değildir; NATO personelidir.
Genelkurmay bugün Harp Okulu’nda Mustafa Kemal’in adı okununca "burda” denmesinden korkuyor.
*** *** ***
Atlantik’teki ideolojik yıkım!
Türkiye’de yıllardır 1908 Hürriyet Devrimi düşmanlığı yapılıyor, Atatürk Devrimi yıkılıyor. İstiklâl Savaşı, Ermeni ve Rumlara soykırım savaşı oldu. Cumhuriyet Devrimi, "Dersim katliamına” indirgendi. Şeyh Sait heykelleri dikildi. Saidi Nursi hükümet oldu.
Düşman kendi ülkemizde Türk Devriminin değerlerini çiğnedi ve çiğnedi.
İttihat Terakki devrimciliğini mahkûm eden Genelkurmay başkanları gördük. Oysaki hürriyetimizin, istiklâlimizin kökleri ordaydı. Atatürk, o Hürriyet Devrimcilerindendi, Türk subayının fedai ruhu o köklerdeydi.
Türk Ordusu, Balkan Savaşı yenilgisinden sonra devrimci bir anlayışla yeniden örgütlenmişti. O sayede Birinci Cihan Savaşı’nda "yedi düvele” büyük başarıyla direnmişti. Atatürk, Türk Ordusunu İstiklâl Savaşı’nın başında aynı devrimci anlayışla yeniden kurdu. Bunu Sovyet Generali Frunze’ye çok güzel anlatır (Mehmet Perinçek, Atatürk’ün Sovyetlerle Görüşmeleri, Kaynak Yayınları).
Atlantik sisteminde o devrimci kökler yıpratıldı. Türk subayının devrimci karakteri, fedakârlığı, vatana adanmışlığı hep saldırıya uğradı.
Bugün o nedenle "ihanet öyküleri” yazıyoruz.
*** *** ***
Düşmanın ideolojik harekâtı Genelkurmay Başkanı’nı esir aldı!
Genelkurmay, düşmanın ideolojik harekâtına karşı koymadı. Hatta Genelkurmay Başkanı, 20 Nisan 2005 günü Harp Akademileri’nde, "millî egemenlik ve millî güvenlik” kavramlarının eskidiğini ilan etti.
Kimse Türk Ordusunun ideolojik olarak küreselleştirilmesinin kabahatini Org. Hilmi Özkök’ün üzerine atmasın, bütün komutanlar o sözleri kuzu kuzu dinledi. Hatta bu açılımı, "tartışalım” diyenler oldu. Neyi tartışacaklardı? Millî ordunun tasfiyesini mi?
Bunları bugün söylemiyoruz. Org. Özkök’ün o karanlık konuşmasından dört gün sonra Kocatepe’ye çıktım ve haykırdım. Ertesi gün, 25 Nisan 2005 günü Irak Türkmen Derneklerinin Hilton Oteli’ndeki davetinde, o zaman Genelkurmay Harekât Dairesi Başkanı olan Korg. Metin Yavuz Yalçın’ın başında bulunduğu 10 kadar yüksek rütbeli komutana açık açık belirttim. E. General Erdal Sipahi ve E. Alb. Cumhur Utku da ordaydı. "Türk Ordusunda komuta zaafı” diye konferanslar verdim. Bu başlıkla Teori’de yayımlandı.
Genelkurmay Başkanı "Millî güvenliğin zamanı geçti” dediği gün, Türk Ordusu yenilmişti. Türk subayı, daha o gün esarete boyun eğmişti. Mahkûm salonuna oradan gelindi. Bugün Silivri Kalasında yatan komutanlardan bazıları o gün oradaydı.
*** *** ***
Asker "Mustafa Kemal’in askeri” değil mi?
Atatürk Devrimini kaybedince, Ordumuz dahil her şeyimizi kaybetme tehdidiyle yüz yüzeyiz.
Şimdi Türkiye, yeniden Atatürk Devrimi temelinde varolma eyleminin eşiğine gelmiştir.
Atlantik boyunduruğuna isyan başlamıştır. 2012’de milyonlar "Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye ayağa kalktı.
Genci, aydını, kamu çalışanı, işçisi, "Mustafa Kemal’in askeriyiz” diyor.
Peki askerler, "Mustafa Kemal’in askeri” değil mi?
*** *** ***
Ordu Mustafa Kemalleşiyor!
Türk Ordusu, Atlantik duvarlarını yıkacak, NATO kelepçesini çözecek, Mustafa Kemalleşecektir.
Mustafa Kemalleşme başladı.
Feleğin sillesi, Türk subayını, Türk askerini Mustafa Kemalleştiriyor.
Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Silivri, Sincan, İzmir’deki ve Ankara’daki ve Diyarbakır, Erzincan, Malatya, İstanbul ve Çorlu’daki ve Gölcük ve İskenderun’daki bütün komutanlara aynı soruyu soruyorum:
Türk Silahlı Kuvvetleri, düşmanın iç cephedeki harekâtına niçin karşı koymadı, niçin bugünkü duruma geldi? Türkiye kuşatmayı nasıl yaracak? Vatan bütünlüğünü, Cumhuriyetin geleceğini nasıl kurtaracağız ve nasıl yeniden Atatürk Devrimi rotasına gireceğiz?
Cevaplarınızı bu köşede ve Aydınlık sayfalarında yayınlamaya hazırız.
Doğu PERİNÇEK - 10 Şubat 2013 - Silivri