Hatırlayalım çok değil 5 gün önce ne dedi Tayyip Erdoğan?
Oslo’da atılan bir imza yok.
Doğru değil! Haluk Koç belgeleri gösterip ifşa etti işte.
Oslo’dan atılan bir imza yani uluslararası bir belge var.
Ne midir o?
Müzakerede hakem ülke olan İngiltere tarafından imzalanan mütabakat metni!
Bu metin uluslararası bir belgedir ve Türkiye Cumhuiyeti’nin üçüncü ülkeler aracılığıyla PKK ile müzakere masasına oturduğunu ispatlıyor.
Peki hakem ülke İngiltere’nin imza altına aldığı mutabakat metninde neler mi var?
Açık ve net olarak özerklik taahüdü var!
Sakın ve taahüdü Hakan Fidan kendibaşına yapmıştır demeyin, öyle olsa Tayip Erdoğan onu taltif ederek MİT Müsteşarlığı’na yükseltir miydi?
Keza seçim öncesi ateşkes karşılığında PKK’ya yapılan operasyonlarının durdurulması anlaşması var.
Evet yanlış okumuyorsunuz AKP’nin seçimde terörden ötürü oyu düşmesin diye PKK ile karşılıklı ateşkes yapılmış ve örgüte yapılan operasyonlar anında durdurulmuştur!
Bitmedi aynı şekilde Anayasa yapma kararı yine Oslo’da alınmış!
Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ile anadıile eğitim de Oslo’da mutabakata varılan diğer konular.
Tekrar ediyorumbu aktardıklarım hikaye değil, İngiliz devlet arşivine giren mutabakat metinlerinde mevcut olan şeylerdir ki aslında Tayyip Erdoğan iki gün önce Sırrı Sakık’a ”Ben elimden gelen herşeyi yaptım ” diyerek bunları kastediyordu.
Tablo bu ise söyleyin lütfen neredeyse her gün onlarcasını toprağa verdiğimiz Mehmetçiklerimizin şehadetinden kimdir sorumlu olan ?
2002′de sıfır noktada olan PKK terörü bugün bu azgınlığa erişmiş ise vebalı PKK’yı Oslo, İmralı ve Habur’da selamlayıp bağrına basan AKP iktidarınındır ve hiç kuşkunuz olmasın er ya da geç bunun hesabını verecekir.
Son bir not.
Yandaş ve merkez medya’nın Haluk Koç’un yaptıığı bu dehşet açıklamayı görmezden gelmesi, bugünkü medya yapılanmasının mütareke yılları matbuatı ile aynı olduğunu gözler önüne seriyor.
Bu arada bu çok önemli belgenin neden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından açıklanmadığı izaha muhtaç bir başka sorudur.
Öyle ya Kılıçdroğlu açıklasaydı TV’lerin canlı yayınlama ihtimali vardı ve bu da CHP’ye yarardı.
Bakalım Öcalan’ın Karayılan’a yazdığı o korkunç mektubu kim açıklayacak?
*** *** *** Bahçeli’ye Stalin diyenin yaptığına bakın!
İnsanlar tesadüfen makam sahibi olabilir de tesadüfen -hadi yumuşatarak söyleyeyim- erdem sahibi olamazlar.
İzleyenler hatırlayacaklar aylar önce Ulusal Kanal’daki Alternatif Programında MHP’li bir milletvekilinin Devlet Bahçeli için, "O MHP‘nin Stalini’dir" ifadesini kullandığını dillendirmiştim ki ülkücü camiada Stalin öcü gibi algılanır.
Bugün bu ismi yani Bahçeli’ye Stalin diyeni ifşa edeceğim zira o milletvekilinin son duruşu ve seyri beni çıldırtıyor.
Evet o isim Yeniçağ’da sütun komşum olan ve haftada bir Yeniçağ Ankara bürosunda yanıma uğradığında Devlet Bahçeli ile ilgili anekdotları aktaran ve onu sürekli topa tutan Özcan Yeniçeri’dir.
Kızgınlığımın sebebi ise Yeniçeri’nin tesadüfen mebus olduktan sonra Devlet Bahçeli’nin birden keramet sahibi olduğunu keşfetmesi ve onu kutsamaya başlamasıdır.
Tesadüfen milletvekili diyorum aynen öyle çünkü Özcan Yeniçeri, Deniz Bölükbaşı ile Cihan Paçacı malum kasetleri ortaya çıkıp da istifa edince mebus oldu.
Yani Özcan milletvekilliğini o kasetlere borçludur zira kendisi 4. sırada idi ve MHP o bölgeden 2 mebusu zor çıkardı.
Hal bu iken yani Bahçeli’ye herhangi bir vefa borcu da yok iken şimdi onu göklere çıkarması bana tutarlı gelmiyor.
Bir arkadaşım , ”Özcan, Devlet Efendi Genel Başkan olabildi ise ben ileride niye olmayayım diye düşünüp yeni ismin çıkmasını istemiyor ve onun için Bahçeli’yi destekliyor”dedi.
Doğru mu bilmem ama bildiğim şey şudur :
Özcan kardeş belli ki bugünlerde, ne idim-ne oldum hadi kibri demiyeyim de modundasın!
Deniz ile Cihan’ın kaçamağı sayesinde tesadüfen mebus oldun çılkını çıkarma, kendinle tutarlı ol ve haddini bil!
Ha bu arada Bahçeli’ye Stalin dediğini inkar edersen TV’de canlı yayında ben Kur’an‘ın üstün yemin edeceğim ve seni de programımda her hafta Kur’an’la yemine çağıracağım Özcan!
*** *** *** Genelkurmay casus yok diyor ancak…
Dün bu sütunda 400 askeri casus olayını sorgulamış ve Genelkurmay’ın acil açıklama yapma zorunluluğuna dikkat çekmiştik.
Genelkurmay açıklamayı yaptı ve hiçbir TSK personelinin casusluk suçu ile tutuklanmadığını, tutuklananların örgüt üyeliği ve bilgi-belge bulundurma iddaları ile suçlandığını bildirdi.
Görülüyor ki hadise yine açık bi dezenformasyon yani Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıpratılmasıdır.
Askere kah darbeci, kah fuhuşçu kah casus denilerek imaj operasyonları yapılıyor ki bu yeni değil 5 yıldır devam ediyor.
Benim anlayamadığım Genelkurmay’ın yapılan bu ihbar katliamına niçin sessiz kaldığı ve kıyameti koparmadığıdır.
Öyle ya bunun için pek çok yol var ki en etkin olanı, TSK’yı hedefe oturtan iç ve dış çevrelerin kimliklerinin milletle paylaşılmasıdır.
TSK generalleri ABD ile F Tipinden neden bu kadar ürker anlamış değilim!