Bilseydim İhaneti…
Yıl 1992. Cumhurbaşkanı Özal. Irak kuzeyinde Barzani, Özerk Yönetim Başkanı. PKK terör örgütü Barzani bölgesinde beş ayrı alanda konuşlu; Hakurk, Basyan, Avaşin, Zap ve Kandil.
Toplam terörist sayısı 20 bin, Şemdinli’yi çevrelemiş terörist sayısı beş bin. Bizim Şemdinli’deki taburun asker mevcudu ise iki bin… Özal’ın "Çekiç Gücü ben getirdim” dediği ABD’nin 1991 Körfez Savaşı sonuçlarıdır bu.
Yıl 1992. Şimdiki gibi hudut karakollarında termal kamera yok, tank yok, top yok. Kale gibi karakollar da yok, 50 kişilik karakolda 150 asker barınıyor. Mehmetçik’te dürbünlü tüfek yok (Kannas), etkin roketatar yok( RPG-7), tek elde ve seride atış yapan piyade tüfeği yok ( Kaleşnikov), otomatik hafif ve seri tüfek yok(Bikeysi), bugünkü gibi gece görüş cihazları ve şifreli telsiz de yok. Ama bu sayılanların hepsi teröristler de vardı, üstelik Barzani bölgesinde silah pazarı kurulmuş kim ne ararsa hepsi vardı, bizde ise yok. Özal’ın "yeğenim” dediği Barzani bölgesidir bu, 36ncı paralel kuzeyinde konulmuş olan uçuş ve müdahale yasağının sonuçlarıdır bu.
Yıl 1992. İmralı’da yatan katilin Botan-Behdinan sözde savaş hükümeti kurmayı planladığı yıllar. Şemdinli’yi bu sözde hükümetin merkezi yapmayı planladığı yıllar. Hudut boylarındaki karakollarımıza imha amaçlı saldırılar planladığı ve Anadolu’da isyan çıkarmayı planladığı yıllar. Hepsini yapmaya uğraştı ama başaramadı, sonuca ulaşamadı…
İnanınız bizim bunlardan hiç haberimiz olmadı ne benim ne de komutanlarımın. Biz Özal’ın "üç beş çapulcu” dediklerinin peşine takılıp çıkmışız dağlara, dağdakileri temizlersek terörü bitiririz düşüncesindeydik o zamanlar.
Nereden bilecektik ki PKK denen yapının "bizim terörümüz” olmadığını, bu PKK’nın ABD-AB-İsrail’in örtülü silahlı gücü olduğunu, bize doğrudan saldıramayanların PKK diyerek saldırdığını…
Bu gaflete nasıl düştük, bilemiyorum, belki de yüreğimizdeki temiz duygulardı bizi gaflete düşüren, Özal’a inanmak gibi, MİT’e inanmak gibi, devletimizin müttefiki olan ABD’ye inanmak gibi, Barzani ve Talabani’ye inanmak gibi… Yüreği vatan ve millet ve bayrak sevgisiyle temiz yürekler daha o yıllarda bir Cumhurbaşkanı’nın, bir Başbakan’ın ihanete düşmüş olduğunu nereden bilecekti ki…
Ama bugün baktığımızda görüyoruz geçen yıllarda göremediklerimizi, bugünkü Erdoğan’ın Özal’ın devamı olduğunu, dünkü Çiller’in de Özal’ın devamı olduğunu ve bu siyasetin bize oyun oynamış olduğunu, tuzak kurmuş olduğunu.
Şimdi bakıyoruz, Erdoğan hükümeti artık ihaneti gizlemiyor, her şey açık, görüyoruz, görüyoruz da milletimize nasıl anlatacağız bu ihaneti. 30 yıldır süren terör ve 8.600 şehit acısı akılları karıştırıyor, üstüne Ergenekon, üstüne özelleştirme, üstüne dinler arası diyalog, üstüne özel okullar, üstüne barış kardeşlik çığlıkları ortalığı toz duman etmiş, gerçeği görmek kolay değil artık…
Genç bir binbaşı olarak görseydim bu ihaneti 1992’de, Şemdinli’de, alırdım iki bin kişilik taburumu, geçerdim Irak’a, Barzani bölgesindeki teröristleri yok edinceye kadar dönmez, son Mehmetçik’le birlikte şehit düşene kadar geri gelmezdim, sırf milletimiz bu ihaneti daha o yılda görsün ve bugünlere düşmesin için…
Belki de son yedi yılda adım adım Anadolu, son yedi yılda dokuz kitap, son yedi yılda durmak bilmeyen uğraşlarımız bu yüzden, milletimize nasıl bir ihanete çekildiğimizi anlatabilmek için, geçmişteki hatalarımıza bir daha düşülmesin için, ihanetin içinde yaşarken görmeyi sağlayabilmek için.
Ama inanınız bilseydim, daha o yılda geçerdim Irak’a ve bir daha geri dönmezdim son nefese kadar, sırf milletimiz bu ihaneti görebilsin için…
Erdal SARIZEYBEK - 02 Mayıs 2013 - İlk Kurşun
