Dehşet senaryoları !

Birinci senaryo:

Libya Büyükelçisinin öldürülmesi sonrasında Selefiler ve El Kaide sendromuna giren ABD,

4 Kasım’daki seçimden sonra Rusya ile masaya oturup, "Beşar Esad ile rejimi kalsın ancak Suriye Kürdistan’ından vazgeçsin yani toprak tavizi versin” derse ve Rusya da buna olur verirse Türkiye ne yapacak?

Olmaz, olamaz demeyin. Beşar zaten yıkılamıyor ve dahası İsrail açıktan Beşar kalsın diyor. Söyleyin böyle bir şey olursa Türkiye’nin itibarı ne olur? Dahası, Kuzey Irak’tan sonra Kuzey Suriye diye ikinci bela ile yüz yüze gelmez mi?

İkinci senaryo:

İsrail, ABD’de Obama tekrar kazanırsa yine ipe un serer deyip bu aralar İran’ı vurursa bunun adı Türkiye için kıyamet günü değil mi? İran’ın böyle bir saldırı halinde ilk hedefi füze sistemini güvence altına almak için Malatya’daki Füze Radarı olmayacak mı?

Sakın İsrail böyle bir şey yapmaz demeyin. Netenyahu çok değil üç gün önce bile vurmamız an meselesi demiştir. Keza İran’ın böyle bir durumda öncelikli hedefinin İsrail değil Malatya olacağı yetkililerince açıklanmıştır.

Üçüncü senaryo:

Bunlara paralel olarak izlenen yanlış Suriye, K.Irak ve bölge politikaları sonucu palazlandırılan PKK. Güneydoğu’nun bazı merkezlerinde kış bastırmadan on binleri şehirlere yığar, bayraklarımızı indirtir ve isyana kalkışıp BM’ye müracaat ederse bu işin sonu nereye varır?

Sakın bunlar komplo teorileri falan demeyin tersine eşikteki tehditlerdir.

Saydığım bu üç teoriden biri gerçekleştiği an Türkiye’nin nerelere savrulacağını göz önüne getirin.

Peki Türkiye böylesi senaryolara hazır mı?

Maalesef değil, tersine ülkenin birliğini, ayrıştırıcı-cepheleştirici üslubuyla bizzatihi Başbakan zora sokuyor!

Buna paralel olarak böylesi tablolarda teminat olarak gördüğümüz Silahlı Kuvvetlerimiz – kusura bakmayın açık yazacağım- orospuluk ya da fuhuşla, casuslukla ve darbecilikle özdeşleştirilerek mensuplarının kimyası alt-üst edilip zihnen iğfal noktasındadır.

Endişeliyim bu dağınıklık bana Balkan Bozgunu günlerini anımsatıyor!

*** *** ***
Kılıçdaroğlu sen milletle dalga mı geçiyorsun!

Muhalefete muhalefet etmeyeyim, AKP yıkımına karşı Atatürk’ün kurduğu partiyi böyle bir ikilemde eleştirmeyeyim diye kendimi zorlarken bakın Kemal Kılıçdaroğlu neler yapıyor.

Kemal Bey dün "PKK’ya silah bıraktıracaksa Oslo görüşmeleri devam etmeli” buyurdu.

Kılıçdaroğlu sen milletle dalga mı geçiyorsun?

Madem Oslo görüşmeleri iyi idi, partinin ikinci adamı Haluk Koç ile Grup Başkanvekilin Muharrem İnce günlerdir niçin çırpınıyor?

Madem Oslo o kadar mübarekti o basın toplantılarını niye yaptırdın?

Yoksa CHP’de iki ayrı irade mi oluştu, açıkla nedir bu rezillik?

Bu nasıl parti yönetimi, bu nasıl liderlik, bu nasıl önderlik!

Bu kadar ilkesizlik, bu kadar tutarsızlık, bu kadar iki yüzlülük olur mu?

Gelene ağam, gidene paşam!

Bir gözünüzle Atatürk’e öbürüyle F Tipine göz kırpın, bir gün Atatürk’ün Ankara’sına, ertesi gün Washington ile Brüksel’e el sallayın, PKK’yı kutsayın ya da açıktan hedef almayın, TESEV’i eleştirmeyin, Fehmi Koru ile iftarda buluşun, Cengiz Çandar’ı akil adam yapın, PKK eşkıyasına iyi çocuklar diyen Hüseyin Aygün’ün arkasındayım diye açıklama yapın… O ne ala!

Anlaşıldı Kemal Bey belli ki ruhunuz ve kimyanız sizi onları çekiyor zira Dersim masalı çocukluğunuzdan beri sizi esir almış ve fikren başka yerlere savurmuş gibi görünüyor!

Öyle ise CHP’de ne işin var Kemal Bey, başka yerlere gitseydin ya!

Dün Ecevit’in çok yakını lan bir Bakan telefonda şunu söyledi:

"Ecevit Kııçdaroğlu’nun bu kafa karışıklığını bildiği için onu DSP’den aday yapmadı.”

*** *** ***
Başbakan, TSK ihanet içinde diyen Şamil’i onaylıyor mu?

Bu ifadeler AKP mensubu Şamil Tayyar’a ait:

"PKK’ya belli ki istihbarat gitmiş. Peki bu istihbarat MİT’den mi, Emniyetten mi yoksa TSK’dan mı?.. Askeri taşıyan konvoydaki zırhlı araçlar olaya müdahale etmemiş, ateş açmamış. Bingöl saldırısında bana göre büyük bir ihanet var.”

Evet görüyorsunuz Tayyar biraz kamufle ederek asker ya da TSK ihanet içinde diyor.

Bakın böyle bir sözü sıradan biri belki söyleyebilir de, iktidara mensup bir vekil söyleyemez zira bu ifadeler kurşundan ağırdır zira elinde hiçbir delil olmadan sırf şov ve popülizm adına ülke için her gün ölenlere böyle bir yakıştırma vicdansızlıktır.

Dramatik olan her olayda önüne geleni paylayan ve ayar çeken ve dahası, aman ordumuzu yıpratmayalım diyen, fırçalar atan Başbakan Erdoğan’ın bu ifadeye suskun kalmasıdır. Soruyorum Erdoğan’ın Şamil’e olan bu suskunluğu ifadesini olaylaması mıdır?

*** *** ***
Davayı satma ya da siyasi dolandırıcılık!

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak gazetecilerin Numan Kurtulmuş ile ilgili sorusunu şöyle cevapladı:

"Numan Kurtulmuş AKP’ye makam için mi gitti bilmiyorum ama dünyada en acınacak insan idealini yitirmiş, davasını satmış insanlardır. Elde ettikleri makam ve mevkiler sattıkları davanın bedelidir.”

Bu beyan ile beraber soralım. Numan Bey HAS Partiyi niçin kurdunuz neden feshettiniz?

Bu kararınızda Tayyip Bey ile yaptığınız görüşme ve aldığınız sözlerin etkisi nedir?

Partinizi kapatmakla amacınız dava değil makam olduğu iddialarını güçlendirmiyor musunuz?

Söyleyin Numan Bey bu yaptığınıza birileri kalkar da siyasi dolandırıcılık derse biz sizi nasıl savunalım!

Sabahattin ÖNKİBAR - 21 Eylül 2012 - Aydınlık

http://www.dunya48.com