Home » 2012»March»13 » CIA’ ya servis yapan Başbakan Danışmanı ve dağılan devlet !
18:07
CIA’ ya servis yapan Başbakan Danışmanı ve dağılan devlet !
Salı, 13 Mart 2012 11:05
CIA’ ya servis yapan Başbakan Danışmanı ve dağılan devlet!
İnternetteki arşivime bakın göreceksiniz! Bir ay önce 6 Mart’ı bekleyin Stratfor bombalar patlatacak demiştik, aynen öyle oldu.
Wikileaks’ın servis ettiği Stratfor istihbaratları Türkiye’yi sarsıyor!
Başbakan’ın iki yıllık ömrü kaldığı bilgisinden, Fetullah Gülen’in son seçimde AKP’den 150 mebus kontenjanı talep etmesine ve Suriye için Türkiye üzerinden yapılan çirkin tezgahlara kadar pek çok konu afişe edilmiş durumda ki sırada yeni sızdırmalar var!
Malum Stratfor ABD’de Savunma Bakanlığı dahil, büyük küresel şirketlere astronomik paralar karşılığında istihbarat bilgisi sevisini yapan özel bir istihbarat kurumudur. Büyük paralarla hizmet verdiği için de bilgilerinin doğru olması onun itibarı ve geleceği için olmazsa olmazdır!
Stratfor özel bir istihbarat kuruluşu ambalajı içinde olsa da gerçekte CIA’nın ticari koludur ve o kurumun istihbarat bilgilerini paraya çevirmesi için kurulmuştur.
İşte bu Stratfor’un Türkiye’deki en önemli haber kaynaklarında biri kim biliyor musunuz?
Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı İbrahim Kalın!
Yok bu soyut bir iddia değil, bizzat İbrahim kalın Twiter’da bu ilişkiyi kabul ediyor!
Dahası, İbrahim Kalın’ın Stratfor’a geçtiği e-posalar ortalığa dökülmüş durumda!
Aynı şekilde Başbakan’ın iki yıllık ömrü kaldığını Stratfor’a rapor eden -20 bin dolar maaşlı- Faruk Demir de Enerji Bakanımızın gayrı resmi danışmanı!
Görüyorsunuz CIA’nın raportörleri devletimizin hangi noktalarına nüfuz ettiler?
Türkiye manda idaresinde olmuş olsaydı, emin olun bundan ötesi olamazdı!
İlginçtir bu tabloya rağmen Başbakan suskundur niye acaba?
Üzülerek söylemeliyim ki bugünün Türkiye manzarası dağılan devleti çağrıştırıyor!
Devletin Silahlı Kuvvetlerine halkının bir bölümünün darbeci ve din düşmanı diye baktığı, İstihbarat Kurumunu (MİT’i) PKK ile işbirliği içinde diye değerlendirdiği, polise ve yargıya Cemaat Örgütü diye kuşku ile yaklaştığı bir ‘kaos’ta aslında devlet denen bir yapıdan söz edilebilir mi?
AKP ve kadroları Cumhuriyeti yıkayım derken devleti yıkıyorlar da farkında değiller!
*** *** *** Duydunuz mu Mehmet Akif’in Asım’ı Tayyip Erdoğan’mış!
Malum Merhum Mehmet Akif devletimizi Emperyalizmin boyunduruğundan kurtaracak yeni bir nesil tahayyül etmiş ve özlem duyduğu o kuşağa da Asım’ın Nesli demişti.
Ve Bülent Arınç üç gün önce Akif’in Asım’ı yani tahayyül ettiği o neslin sembolü Tayyip Erdoğan’dır dedi.
Vallahi yaşasaydı Mehmet Akif bey bu Bülent Arınç’ı esveleye kadar kovalardı!
Öyle çünkü Mehmet Akif demek istiklal yani tam bağımsızlık demek!
Mehmet Akif demek Haçlı’ya meydan okumak demek!
Mehmet Akif demek anti Emperyalizm demek!
Mehmet Akif demek Garp Medeniyetine başkaldırı demek!
Peki Tayyip Erdoğan öyle mi?
Başdanışmanı CIA’ye servis yapan, Haçlı’nın Müslüman katliamlarına ortak olan, Akif’in lanetlediği Garp Medeniyetinin siyasi örgütlenmesi Avrupa Birliği’ne girmeyi cennete erişmek gibi gören birini Akif’le özdeşleştirmek zemzemle en hafif ifade ile kirli suyu bir tutmak gibidir!
*** *** *** Dün Irak’ta nükleer silah, bugün Suriye’de sözde katliam!
Hatırlayın ABD Irak’ı hangi gerekçe ile işgal etmişti!
Saddam’ın elinde kitle imha silahları var diye!
Peki var mıydı böyle bir şey?
Olmadığını işgal sonrasında bizzat Washington kendisi açıkladı!
Durum bu ise öldürülen bir milyon insan tablosu ne olacak?
Ölenler Müslüman ya hiç kimse bu soruyu sormadı bile?
Sonuç: Toprağa düşen yüz binlerle beraber fiili olarak üçe bölünen Irak tablosu!
Gelelim bugüne:
Suriye için yeni argüman demokrasi ve Esad’ın halkına zulüm etmesi!
Peki gerçekte böyle bir zulüm var mı?
Asla ve -kat’a yok, dün Irak’ta nükleer silah hikayesi ne kadar palavra ise bugün de bu zulüm yakıştırması aynı şekilde yalan ve propaganda amaçlı!
Yok ben bu dezenformasyonu Emperyalist ABD’ye çok görmem de, Irak örneği gün gibi ortada duruyor iken bizim o sarıklı (zangoç)lara ne oluyor, niye hala onlarla beraberler!
*** *** *** Dehşet belge!
Adı: Danny Dayem!
CNN-International adına Suriye’den canlı yayın yapıyor.
Danny’nin bulunduğu Suriye şehrinde ortalık süt liman yani olay falan yok ama görevleri kargaşa ve savaş var demek ya hemen bir mizanseni uygulamaya koyuyorlar.
Danny canlı yayın önceki kurguladıkları tiyatroyu sahneliyor.
Önce bağlantı anında sanki savaş var gibi ya da o imajı vermek için kamera gerisinde mantarlar patlatılıyor ve tam o esnada Danny Dayem şunları söylüyor: "Çatışmanın ortasındayız, bir saat içinde gözümüzün önünde 200 kişi öldü.”
Olay canlı yayında tiyatro ya, arkadan bir suflör üflüyor, Danny tekrar ediyor!
İşte ilahi tecelli, bu üfleme teknik bir hata ile ekrana yansıyor ve CNN’nin mizanseni ya da tezgahı ortaya çıkıyor.
CNN-International Merkezi bu rezillikten kendini kurtarmak için Danny Dayem bizim paralı muhabirimiz değil diyor ve bir sürü tevil hikayesi!
Evet o teknik hata olmasa insanlar şehrin göbeğinde 200 kişinin katledildiğine inandırılacaktı.
Aynı şeyi El Cezire TV’de yapıyor ve ölmemiş olan Suriyelileri öldü diye açıkladı ki, daha sonra öldü denilenler kimlik kartları ile bir bir ekrana çıkıp biz yaşıyoruz dediler!
Her şey bu kadar aleni iken hadiseyi hala kavramamak için ya salak ya da işbirlikçi olmak gerekiyor!