Bilge Kaandan Mektup Var
Gönderen: Yalquzaq.com Tarih: 29 Noy 2012
Vedat Kuşaklı, vedat@yalquzaq.com
Ey benim evlatlarım! Ben Bilge Kaan! Kardeşim Kültigin ile çok kanlar döktük mavi gök altında. Bizi yok etmek isteyenlere karşı biz hep var olmak istedik ve var olduk.
Bizi bölmeye, parçalamaya, yutmaya çalışanlara karşı biz hep birlik olduk, beraber olduk.
Birbirimize omuz verdik, sırt verdik, gönül verdik. Çinin çocukları entrikada çok ustaydı ama biz de birbirimize güvenmesini öğrendik ve bu entrikalar sadece Çin askerlerinin kendi başlarına bela oldu.
Kılıcımız, okumuz, yayımız, kargımız, gürzümüz hep hazırdı. Bileklerimiz hep sağlamdı. Korku nedir hiç bilmedik.
Bilge Kaan
Sonra benim bir araya getirdiğim evlatlarım büyük uluslar, güçlü devletler kurdular. Selçuklular, Osmanlılar kurulan devletlerin en muhteşemleri oldu. Ancak birlik, beraberlik hakkında benim mesajlarımı sizlere en güzel ve en doğru olarak Ertuğrul Gazi, Osman Gazi ve Mustafa Kemal Atatürk taşıdı.
Duygularımı sizlere aynen Yahya Kemal Beyatlı, Namık Kemal, Ziya Gökalp, Mehmet Akif Ersoy iletti.
Biz var olmaya çalışırken başka milletleri, farklı ulusları hor ve hakir görmedik. Onları aşağılamadık, ezmedik. Biz sadece bizi yok etmek isteyenlere karşı var olma savaşı verdik ve kazandık.
Bize barbar dediler, vahşi dediler, bizler gülüp geçtik. Halbuki mavi gök altındaki bütün insanlarla sevgi, barış içinde yaşamayı biz de çok isterdik. Ama bizi hep öldürmek istediler.
Şimdi sizin zamanınıza bakıyorum ve ruhum ağlıyor. Çünkü Karabağ işgal altında. Hocalıda katliam yapıldı. Balkanlarda, Rumelide, Makedonyada sürekli Türk kanı akıtıldı.
93 harbi dediğiniz Rus mağlubiyetinden sonra Balkanlardan, Kafkasyadan milyonlarca evladım kovuldu, milyonlarcası yollarda açlık, sefalet ve hastalık yüzünden öldüler. Öldürüldüler.
Doğu Türkistanda kızlarımı zorla kısırlaştırıyorlar, rahimlerini kurutuyorlar. Türkistan gençleri her gün dövülerek, asılarak ve sizin ateşli, delikli demirlerinizden yıldırım gibi çıkan kurşun dediğiniz metallerle öldürülüyor.
Kıbrısın bağımsızlığını ve haklı davasını silahla bütün dünyaya ilan ettiyseniz de, kalleş dünya bunu kaldıramadı.
Orta Asyalı, Kafkasyalı evlatlarım yüzyıllarca Çin ve Rus esareti altında ağladı, inledi.
Anadoluda her gün askerlerimi, evlatlarımı vuran soyuma, ırkıma, milletime düşman kişiler hala yok edilemedi ve susturulamadı.
Sizin yaşadığınız bu zamanın dünyası çok namert. Ayaklar baş olmuş, başlar ayak olmuş. Korkaklar oturdukları yerden kırmızı bir nesneye basarak gürleyen ve uçan ve ateş saçan ölümcül silahlarla yüzlerce, binlerce, milyonlarca insanı öldürebiliyorlar.
Havada uçan, denizde yüzen, çamur ve batakta giden ve ateşler saçan, öldürücü metaller yağdıran hızlı arabalar var. İnsanların gönüllerinde sevgi, şefkat hiç kalmamış.
Gökteki Tanrıdan kimse korkmuyor artık. Her insan kendisini Gök Tanrıdan daha büyük sanıyor.
Ey benim evlatlarım! Bir olun, beraber olun, sırt sırta verin, omuzlarınız birbirinize yaslansın. Başka türlü bu kalleş dünyada ve bu adaletsiz hayatta tutunamazsınız, kayarsınız ve dipsiz uçurumlara düşersiniz, parçalarınız bile bulunamaz. Kurda, kuşa yem olursunuz. Mezarlarınız bile olmaz. Mezar taşınızı yazacak ve dikecek yakınınız bile kalmaz.
Zamanınızın silahları her neyse, onları siz de kuşanın. O şeytan işi silahları kullanmasını siz tüm insanoğlundan daha iyi bilin ama gerekmedikçe kullanmayın.
Ama en büyük silahın ulusça bir ve beraber olmak olduğunu sakın unutmayın. Birbirinize sevgi ve güven ile yaslanın. İçinizdeki hainlerin tuzaklarına düşmeyin ve o hainleri bir daha sesleri çıkmayana kadar cezalandırın.
Sakın hiçbir düşmanınızdan korkmayın! Çünkü sizin yok edilmeniz ancak dünyanın yok edilmesi ile mümkün olur. Sizi yok etmek isteyenler dünyayı da sizinle birlikte yok etmeyi göze alamazlar.
Bütün insanoğlunu çok sevin ama önce birbirinizi çok sevin. Bütün insanoğlunu sevgi ve şefkat ile koruyun ama önce kendinizi koruyun. Size daha diyeceğim çok söz var ama dinler misiniz bilemem.
