Hüseyin Aygün Neden Kaçırıldı?
Son bir yıla dikkat ediniz: PKK sırasıyla, askeri, işçiyi, sağlık memurunu, polisi, muhtarı, kaymakam adayını, belediye başkanını ve son olarak da bir milletvekilini kaçırdı!
Hükümet, kaçırma olaylarını örgütün "propaganda ve gündem belirleme” stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriyor. Hatta Başbakan Erdoğan, bu konularda yazan gazetecileri patronlarına şikâyet ediyor!
Ancak bu kaçırma olaylarının nasıl bir "propaganda” olduğunu aslında AKP Hükümeti daha iyi biliyor. Zira kaçırılan AKP’li muhtar ve oğlu kaçırılan AKP’li belediye başkanı, daha sonra BDP’ye geçti!
SİVİL PKK’LİLER?!
Peki, Hüseyin Aygün neden kaçırıldı?
Önce olayda bir iddia ve iki tuhaflık olduğunu belirtelim:
İddia şu: Aslında PKK’nin hedefi Hüseyin Aygün değil, Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Sevim Kılıçdaroğlu’ydu…
Tuhaflıklara gelince…
İki PKK’linin, araçsız, yolu kesmeden milletvekilinin arabasını durdurması normal mi? Zira milletvekili de silahlı! Durmak yerine gaza basmak neden tercih edilmedi acaba?
Öte yandan Milletvekili Hüseyin Aygün’ün arabadan inmek istememesi, Türkçe "seni götüreceğiz” diyen PKK’lilere Zazaca yanıt vermesi, ancak PKK’liler "biz o dili bilmiyoruz” deyince Türkçe konuşmak zorunda kalması ve "arabadan inmeyeceğim, kaçırılma olaylarını doğru bulmuyorum” demesi anlamlıdır.
İkinci tuhaflık ise iki PKK’linin sivil kıyafetli olmasıdır!
ERDOĞAN NE DEDİĞİNİN FARKINDA MI?
Ancak bir üçüncü tuhaflıktan daha bahsetmeliyiz: Başbakan Erdoğan’ın olayla ilgili ilk açıklaması şöyle: "Bölücü terör örgütünün neler yapmak istediğini ortaya koyması açısından önemli. Bunlar beklediğimiz şeyler.”
Başbakan Erdoğan, Foça’daki PKK saldırısı sonrasında da "terör yayılıyor” demişti!
Erdoğan’ın Şemdinli haberleri yapan gazetecileri PKK’nin propagandasını yapmakla suçlaması ile bu sözleri arasındaki çelişkiyi nasıl açıklamalı?
2012 TÜRKİYESİ…
Her şey bir yana, 2012 yılı Türkiye’sine dünyadan bakıldığında şöyle bir tablo ortaya çıkıyor:
Türkiye Uludere’de kendi vatandaşlarını bombalayan, Suriye’de uçağı düşen, askeri, polisi, belediye başkanı ve hatta milletvekili kaçırılan bir ülke…
Türkiye, komşusu İran’a karşı NATO radarı kuran, komşusu Suriye’ye karşı ayaklananları besleyen ve destekleyen, komşusu Irak’ta arananları İstanbul’da misafir eden, komşusu Irak’a kazan kaldıran kukla bir yapıyı himaye etmeye soyunan bir ülke…
Türkiye, bir savaşta bile esir edilemeyecek oranda generalini zindana atan, PKK’yle mücadele eden en seçkin subaylarına terörist muamelesi yapan, Öcalan’ı sorgulayan, Kardak’a Türk bayrağı diken komutanlarını hücrelere atan bir ülke…
Türkiye tecavüzcü ve oto hırsızlarının suçlamalarıyla; Türkiye, PKK itirafçıları, DHKP-C ve MLKP yöneticilerinin suçlamalarıyla askerlerini mahkûm eden bir ülke!
ABD’NİN SINIR SİLME HAMLESİ!
Türkiye bu tabloyu hak etmiyor elbette!
Ancak bu tabloyu yaratanlara sesini yükseltmeyenler, kuşkusuz bu tablonun gizli sahibidirler!
ABD "müttefikliğinde” ama ABD planına uygun olarak adım adım parçalanmaya götürüldüğümüz çok açık ortada!
Tüm bu tuzaklar neden kuruldu? Tüm bu dış politika facialarını neden yaşıyoruz?
Düşmanın stratejik piyonu bile artık açıkça ilan ediyor; PKK’li Bahoz Erdal aynen söylüyor: "Artık sınırların meşruiyeti kalmadı!”
PKK’nin inisiyatifi ele aldığı, TBMM’nin acz içinde bulunduğu bu fotoğraf, ABD’nin hedefiydi.
İşte CHP Milletvekili Hüseyin Aygün, bu tablonun pekişmesi ve "sınır silme hamlesinin” uluslararası boyuta taşınması için kaçırıldı!
Mehmet Ali GÜLLER - 14 Ağustos 2012 - Aydınlık