THE WOLRD

11-11-11
Friday, 22.11.24, 12:36
Welcome Guest | RSS
Live Silver Price

Live Brent Oil Pri

Site menu

Section categories
Covid 19 [1]
USA and Canada [266]
Deutschland [218]
Europe [53]
China [23]
Russia [85]
Türkiye [455]
Caucasus [1]
Kazakhstan [98]
Turkic World [66]
Muslım World [37]
Iran [36]
Syria [14]
Israel [18]
Asia [12]
India [12]
Military [4]
Africa [7]
Latin America [10]
History of the World [16]
Editorial [23]
Books [4]

Chat Box

Our poll
Rate the site
Total of answers: 73


23:46
Asyanın Doğusundaki oyun büyük…

Asyanın Doğusundaki oyun büyük…



Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

Abe Hükümeti, biri birleriyle çatışan, eş zamanlı ve oldukça ciddi iki baskı ile karşı karşıyadır. ABD, Japonya ile olan mevcut ilişkilerinden fazla hoşnut gözükmemektedir. Japonya, gerçekten zor bir dönemden geçmekte; üstelik Doğu Asya’daki dengeler Japonya’nın aleyhine olarak değişmektedir.

Acaba, Tokyo, ABD’nin desteği ve birlikte yarattıkları sinerji olmadan, bu değişimi tek başına ne kadar dengeleyebilir? Veya Çin’i çevreleme politikası izleyen ABD’nin Japonya’ya ihtiyacı olmadığı düşünülebilir mi?

Doğu Asya, birdenbire Dünyanın gündemine oturabilir. Orta Doğu kadar konuşulmadığı için Asya’nın Doğusundaki mevcut değişimi okumak o kadar kolay değil… Bu güçlük, Doğu Asya için belirsizlik anlamına gelir. Belirsizlik de, risk ve tehdit demektir. Ve Doğu Asya, Orta Doğu’dan oldukça farklı bir coğrafyadır. Bu coğrafyada Çin vardır. Bu farklılık, Çin’in varlığı ve belirsizlik dikkate alındığında, acaba Doğu Asya’daki değişimin içinde saklı olan çatışma, kimler için, ne denli "yapıcı” ve "yaratıcı” bir işlev yerine getirebilir?

Asya’nın doğusundaki oyun büyük…

İşte iki haber…

Channelnewsasia/AFP kaynaklı, Manila çıkışlı, 10 Ocak 2013 tarihli ve "Japan, Philippines to boost ties amid China rows” başlıklı birinci haberde; Japonya’nın ve Filipinler’in Çin ile olan toprak anlaşmazlığında gerginlik yükselirken, Filipinler’i ziyaret etmekte olan Japonya Dışişleri Bakanı Fumoi Kishida’nın, 10 Ocak 2013 Perşembe günü, Japonya’nın Filipinler ile olan güçlü bağlarının bölgesel barışa katkıda bulunacağı açıklamasında bulunduğu; Kishida’nın bu yurt dışı seyahatinin Japonya’nın "şahin” Başbakanı Shinzo Abe’nin iktidara geldiği geçtiğimiz aydan (Aralık 2012) bu yana yapılan ilk önemli diplomatik ziyaret olduğu; Kishida’nın, bölgesel güvenlik denklemindeki büyük değişikliğin Filipinler ile Japonya arasındaki işbirliğini dikte ettiğini söylediği; Kishida’nın, Filipinler Dışişleri Bakanı Albert del Rosario ile yaptığı toplantı sonrasında, bölgedeki stratejik ortam büyük ölçüde değişirken, bölgesel duruma ilişkin görüşlerin paylaşılmasının dışişleri bakanları için bir gereklilik olduğunu, iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın ve barışçıl ve müreffeh Asya-Pasifik bölgesinin şekillendirilmesine yönelik işbirliğinin genişletilmesini gerektirdiğini, yapılan toplantıda bu noktalarda hemfikir olunduğunu, politika ve güvenlik alanında Japonya ile Filipinler arasındaki diyalogun güçlendirilmesi ve tarafların deniz kuvvetleri arasındaki işbirliğinin ve diğer önlemlerin genişletilmesi gerektiği konularında mutabık kaldığını söylediği; Japonya ile Filipinler’in, ayrı ayrı Çin ile toprak anlaşmazlığına kilitlenmiş olduğu; Japonya’nın Çin ile olan anlaşmazlığının, Japonya’da Senkaku, Çin’de Diaoyus olarak bilinen bir grup ıssız adalara ilişkin olduğu; Filipinler ile Çin arasındaki kavganın da, Güney Çin Denizi’ndeki sıcak noktaları teşkil eden sığlık bölge ile Spratly adaları konusundaki karşılıklı hak iddialarına ilişkin olduğu; tarafların Filipinler’in sahil güvenlik yeteneğinin geliştirilmesine Japonya’nın katkısını görüştüğü, bu görüşmede Filipinler’in çok amaçlı deniz araçlarını satın alması üzerinde ciddi şekilde durulduğu ve iletişim ekipmanlarının geliştirilmesi ve bunları kullanacak personelin eğitimi konularının konuşulduğu; Filipin tarafının, müttefiki ABD’den iki yenilenmiş sahil güvenlik gemisi aldıktan sonra, kendi karasularını korumada ihtiyaç duyduğu 10 yeni devriye botunu almak için kredi temin etmek istediği hususları yer almıştır.

Reuters kaynaklı, Tokyo çıkışlı, 10 Ocak 2013 tarihli ve "Japan’s Abe to visit Southeast Asia to boost economic ties” başlıklı ikinci haberde ise; Tokyo-Pekin ilişkilerindeki gerginlik devam ederken, Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin, ilk yurt dışı gezisini, büyüyen Asya ekonomileri ile ilişkilerini güçlendirmek amacıyla, Ocak (2013) ayı içinde Endonezya, Vietnam ve Tayland’a yapacağı: Japonya Hükümeti’nin üst düzey sözcüsü -Kabine Sekreteri Şefi Yoshihide Suga- tarafından 13 Ocak 2013 Perşembe günü yapılan açıklamada, Abe’nin, müttefiki ABD ile olan ilişkilerini güçlendirmek için ilk yurt dışı ziyaretini Washington’a yapmayı ümit ettiğini, ancak Başkan Obama’nın yoğun programı nedeniyle bu ziyaretin ertelendiğini, Abe’nin büyüyen Asya ekonomisi içinde öne çıkan ASEAN üyesi ülkeleri ziyaret edeceğini, deflasyon batağına saplanmış ve 2000 yılından bu yana dördüncü kez durgunluk içinde sıkışmış olan Japonya’nın ekonomik bağlarını genişletmesi gerektiğini, ASEAN ülkeleri ile işbirliğinin güçlendirilmesinin Asya-Pasifik bölgesinde barışın ve refahın sağlanmasında önemli olduğunu, ASEAN ülkelerinin Tokyo için stratejik bir önem taşıdığını, Abe’nin ziyaretinin doğal kaynaklara ilişkin acımasız rekabetin yaşandığı ve bu konudaki hak iddialarının artmış gözüktüğü bölgede Çin’in etkisini dengelemeyi amaçlamadığını, Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ile Tokyo arasındaki ilişkilerin stratejik doğasına vurgu yaparak Çin’in Japonya için önemli bir ülke olduğunu söylediği; Japonya’nın Çin ile olan ilişkilerinin, Doğu Çin Denizi’nde her iki tarafın da uzun süredir hak iddia ettiği adacıklara ilişkin anlaşmazlığın parlamasından sonra, geçtiğimiz Eylül (2012) ayından bu yana irtifa kaybetmeye başladığı; Çin ile ilişkilerin geldiği bu noktanın ekonomik sonuçlarını dengelemek için, Abe’nin Asya’daki diğer komşularına uzandığı, Dışişleri Bakanını Güneydoğu Asya ülkeleri turuna gönderdiği, Güney Kore ve Rusya’ya özel elçiler gönderdiği; Abe’nin geçen ayki (Aralık 2012) seçimden önce, Çin ile Doğu Çin Denizi’nde yaşanan anlaşmazlık konusunda sert bir tutum takınacağı sözünü verdiği, ancak uzmanların şimdi iktidarda olan Abe’nin pragmatik bir duruş göstereceğini umduğu; Abe’nin kısmen milliyetçi bir söylemle iktidara geldiği ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD tarafından hazırlanmış olan Japon Anayasasını gözden geçirmek istediği; ABD yetkililerinin, Japonya’nın daha büyük küresel güvenlik rolüne izin verecek şekilde Japon Anayasasında yer alan askeri konulardaki anayasal kısıtlamaların gevşetilmesinden yana oldukları işaretini verdiği; Kabine Sekreteri Şefi Yoshihide Suga’nın, Abe Hükümeti’nin, Japon saldırganlığına ilişkin olarak 1995 yılında yapılan özrün arkasında duracağını söylediği; anayasada belirtilen yönde bir değişikliğin yapılmasının, geçmişte Japon militarizminden muzdarip çok çekmiş olan Asya ülkelerinin alt üst olmasına neden olacağı ifade edilmiştir.

Belirtilen bu iki haber birlikte değerlendirildiğinde,

- Japonya’nın yeni hükümetinin, bölgesel dengelerdeki değişimin farkında olduğu ve Japonya için değişen koşulları dikkate alan yeni bir denge arayışı içinde oldukları,
- 2000 yılından bu yana yaşadığı ekonomik sorunların Japonya’nın hareket serbestisini kısıtladığı ve Abe Hükümetinin hareket serbestisini artırmak için önceliğini ekonomik bağlarını genişletmeye ve güçlendirmeye verdiği,
- Seçimin üzerinden çok bir zaman geçmemiş olmasının, seçim çalışmaları sırasında verilen sözlerin tazeliğini korumasına neden olduğu ve bunun da Abe Hükümeti üzerine baskıya yol açtığı,
- Abe Hükümetinin, biri birleriyle çatışan eş zamanlı ve oldukça ciddi iki baskı ile karşı karşıya bulunduğu; (1) bir tarafta İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD tarafından hazırlanmış ve o yıllardan bu güne kadar içerdiği askeri kısıtlamalar itibarıyla çok az değişikliğe uğramış olan Japon Anayasasında ciddi değişiklikler yapılması ve bu suretle Japonya’nın küresel güvenlik konusunda eylemli olarak daha fazla sorumluluk yüklenmesi baskısının; (2) diğer tarafta da Japon Anayasasındaki askeri kısıtlamaların kaldırılmasının ve Japon Ordusunun bu suretle küresel güvenliğe ilişkin daha fazla sorumluluk yüklenmesinin Doğu ve Güneydoğu Asya’da Japon militarizmine ilişkin acı anıları canlandırarak Japonya’ya karşı bir bölgesel kamuoyu/ittifak oluşması endişesine bağlı bir baskının olduğu,
- ABD’nin Japonya ile olan mevcut ilişkilerinden fazla hoşnut olmadığı; bunun, bölgede yavaş kendisini gösteren Japonya karşıtlığının gerçekte çok ciddi olduğu ve Washington’un bu kabarık faturayı ödemede/karşılamada Japonya’nın yanında yer almak istemeyebileceği anlamına alınabileceği anlaşılmaktadır.

Japonya, gerçekten zor bir dönemden geçmektedir. Doğu Asya’daki dengeler, Japonya’nın aleyhine olarak değişmektedir.

Sovyetlerin dağılmasından hemen sonra ve Çin henüz ekonomik bir yükseliş gösterip Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi noktasına gelmemiş iken, Japon iç politikasında milliyetçilik eğilimleri baş göstermiş ve bu eğilim Japonya’daki ABD askeri varlığını da hedef almıştı. Japon milliyetçiliği, o tarihten bu yana iç politikada hep önde olmuş ve öne çıkmış varlığı, son seçimlerde de görülmüştür.

Japonya’nın geçtiğimiz yıl içinde yaşadığı doğal felaketler ve buna bağlı nükleer felaketler, bunların neden olduğu ekonomik sorunlar, Japon milliyetçiliğini daha da beslemiştir.

Çin’in Japonya’nın hemen karşısında hızlı bir ekonomik yükseliş içine girmesi ve bu yükselişin ABD’ye alternatif (ABD karşısında yeni kutup olma) derecesinde büyük olması ve bunun Japonya’nın "ışığının” zayıflamaya başlaması ile eş zamanlı olması, Asya’nın doğusunda Japon nüfuzunun güç kaybetmesine neden olmuştur. Bu gerileme, Asya’nın doğusunda, yukarıdan aşağıya doğru, en kuzeyde Mançurya’dan başlayıp en güneyde Endonezya’ya kadar uzanan bir çizgide, bir zamanlar Japonya’nın işgaline uğramış bu coğrafyadaki ülkelerde Japonya karşıtı eğilimlerin gün yüzüne çıkmasına ve giderek taraftar bulmasına neden olmuştur. Japonya karşıtlığının Güney Kore’de geçtiğimiz günlerde eyleme dökülmüş olması ve üstelik bu eylemin ilk eylem olmaması, Asya’nın doğusunda yükselen Japonya karşıtlığının ve dolayısıyla Asya’nın doğusundaki değişimin oldukça ciddi olduğuna işaret eder.

Tokyo, ABD’nin desteği olmadan, birlikte yarattıkları sinerji olmadan, bu değişimi tek başına dengeleyebilir mi? Veya bu değişimde, ABD, Japonya’nın desteği olmadan, bölgesel çıkarlarını tek başına koruyabilir mi? Çin’i çevreleme politikası izleyen ABD’nin Japonya’ya ihtiyacı olmadığı düşünülebilir mi?

Bu soruların hepsinin cevabı, bugün itibarıyla, "hayır”dır. Ancak Japonya’nın ABD’ye duyduğu ihtiyaç kadar, ABD’nin Japonya’ya ihtiyaç duyduğunu söylemek güçtür. Japonya’nın ABD’ye olan ihtiyacının çok daha belirgin olduğu ve bunun hayati derecede olabileceği, ABD’nin ise Japonya’ya bu denli ihtiyacı olmadığı düşünülmektedir.

Abe Hükümetinin yöneldiği ASEAN ülkeleri, Rusya ve Güney Kore, ABD ile yakın ilişkiler içinde olan ülkelerdir. ASEAN ülkeleri ile Güney Kore’nin ABD’nin etkisine açık olduğundan şüphe duyulmamaktadır. ABD’nin, Japonya’nın eksikliğini bu yakınlık ve nüfuz üzerinden büyük ölçüde gidermesi mümkündür. Fakat Japonya’nın Asya’nın doğusunda ABD’nin eksiliğini doldurması güç, neredeyse imkansızdır. Çünkü ABD’nin eksikliği, dolaylı olarak Japonya açısından ABD’nin etkisine açık bölge ülkelerinin eksikliği anlamına da gelecektir. Bölgede ABD’nin desteğinden yoksun kalmış bir Japonya, kuvvetle muhtemel, Rusya’nın, ASEAN ülkelerinin, Güney Kore’nin ve ABD’nin nüfuz alanına dahil diğer bölge ülkelerinin desteğinden de yoksun kalacaktır.

Böyle bir tabloda, Tokyo-Pekin ilişkilerinin sürpriz bir mecraya kayma ihtimali dışlanamayacaktır. Çıkar kavramı etrafında şekillenebilecek bu ihtimal bağlamında da, Tokyo’nun, Çin ile birlikte hareket etmenin ağırlığı altında moral açıdan ezilip ezilmeyeceğini düşünmek icap eder.

Japon Anayasasında değişiklik yapılmaması ve Tokyo’nun küresel güvenlik konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmekten kaçınması, Abe Hükümetinin, iç politikada Japon milliyetçileri ile, dış politikada da ABD ile karşı karşıya gelmesine neden olacaktır. Bunun anlamı, bir taraftan Abe Hükümetinin ömrünün fazla olmayacağıdır, diğer taraftan da Japonya’nın ciddi siyasal ve ekonomik istikrarsızlıklara açık bir ülke haline dönüşebileceğidir.

Onun içindir ki, Japonya’nın ve Abe Hükümeti’nin Doğu Asya’nın dengelerindeki değişimi yeni koşullarda oluşturabilmeleri, ABD ile uyumlu bir ilişki içinde olmalarına bağlı gözükmektedir. Gerçekçi bir bakış açısı ile bakıldığında, -Çin’e yanaşmayacak ise- Japonya’nın, bölgede Çin’i başka türlü dengeleme imkanı bulunmamaktadır. Ve Çin, geçen her gün biraz daha çok gücünü öne çıkarmaktadır.

Çin’in ana karası karşısındaki konumu ve Sarı Deniz ile Doğu Çin Denizi’ni doğudan kontrol eden konumu dikkate alındığında, Japonya’nın konumunun Washington ve Moskova nezdinde son derece önemli olduğunu söylemek mümkündür. Güneyde Hindistan ile, Güneydoğuda ASEAN ülkeleri ile, kuzeyde Rusya ile yakın ilişkiler içinde olan ve Çin’i çevreleme politikası izleyen ABD için Japonya’nın mevcut konumu ihmal edilecek bir konum olmaktan uzaktır, yani önemlidir.

Japonya ile yakın ilişki içinde olması ve bu yakınlığını geliştirmesi, ABD için, Çin’i çevreleme politikasının maliyetini aşağıya çekecektir.

ABD-Rusya yakınlaşmasının, ABD-Japonya yakınlaşmasının önünü açma ve bunu kolaylaştırma potansiyelini içerdiği; ABD-Japonya yakınlaşmasının da, geri dönüp, ABD-Rusya yakınlaşmasını besleme/pekiştirme potansiyelini içerdiği düşünülmektedir.

Japonya’nın ABD ile yakınlaşması ve küresel güvenlik konusunda daha ileri sorumluluklar üstlenmesi, belki Abe Hükümetini Japon milliyetçileri ile, Japonya’yı da bölge ülkeleri ile karşı karşıya getirebilir. Ancak ABD’nin Asya’da giderek artan nüfuzu, Japonya’nın içeride ve dışarıda karşılaşabileceği bu sorunları aşmasına hizmet edebilecektir. Japonya’nın kendi kamuoyunu buna hazırlaması, bazı sorunların doğmasını, bazılarının da büyümesini önleyecektir.

http://www.yalquzaq.com


Category: Asia | Views: 10046 | Added by: Adnan | Rating: 5.0/1
Total comments: 0
Name *:
Email *:
Code *:
Live Gold Price

Live Wti Oil Price

Calendar
«  January 2013  »
SuMoTuWeThFrSa
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031

Search

Log In

Entries archive

Statistics

Total online: 17
Guests: 17
Users: 0

Copyright theworld-11-11-11.com 2024© All rights reserved