Amerika İle Batmak!
EKONOMİK FATURA! AKP iktidarının Arap Dünyasına yönelik politikasının ekonomik sonuçları nelerdir ve bundan sonra hangi yönde seyredecektir?
Önce bazı rakamlara bakalım:
2010 yılında Arap ülkelerindeki müteahhitlik hizmetlerinden elde edilen toplam gelir 24 milyar dolardır. Bu gelirin 2011 yılında 22 milyar dolara düştüğü belli olmuştur.
Suriye ile olan dış ticaret hacmimiz 2006 yılında 795 milyon dolar iken, bu rakam 2010 yılında 2,5 milyar dolara çıkmış, sınır kapılarının kapatıldığı ve iki ülke arasındaki bütün ilişkilerin dondurulduğu günümüzde ise ticaret durma noktasına gelmiştir.
Dünya Gazetesi’nden Ali Kemal Yıldırım, Suriye ile duran ticaretten Türkiye’nin kaybının 6-7 milyar dolar olacağını yazmaktadır. (17 Eylül 2011)
AKP’nin izlediği politikanın olumsuz sonuçları, hiç şüphe yok ki sadece Arap ülkeleriyle sınırlı olmayacaktır. Malatya Kürecik’e kurulan Radar üssünün hedef aldığı İran ve Rusya, bu gelişmeyi seyretmeyeceklerini açıkladılar.
Bu tavrın, söz konusu ülkeler ile olan ekonomik ilişkilere yansımayacağını hiç kimse iddia edemez.
YANLIŞ HESAP!
AKP’nin Bölgemizde izlemekte olduğu politikanın askeri-siyasi sonuçlarını bir yana bırakın. Gelişmelere AKP’nin çok sevdiği ekonomik sonuçlar açısından tahlil edelim;
Geleceğini, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin başarısına bağlamış olan AKP’nin yaptığı hesap şudur;
"ABD nasıl olsa kazanacak. Bütün Bölge ülkeleri ABD’nin istediği şekilde yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemenin ihalesini ben alırsam, kısa vadede bazı zararlarım olsa da, orta ve uzun vadede kazanan ben olurum. Bütün Bölge bana kalacak.”
Bu hesap baştan sona kadar yanlıştır.
Her şeyden önce ABD kazanmıyor, kaybediyor. Irak’ta Afganistan’da kaybetti.
Mısır ve Tunus gibi ülkeler hiçbir zaman emperyalistlerin arzu ettiği konumlara razı olmayacaklar.
Ve Irak’ta yenilmiş olan Amerika’nın, şimdi Lübnan, Irak ve İran gibi bölgesel dost kuvvetleri, Rusya ve Çin gibi dünya çapında müttefikleri olan Suriye’de başarı kazanması mümkün değildir.
Dolayısıyla Batı emperyalizmi hesabına öne atılarak Müslüman komşularını arkadan hançerleyen Tayyip-Gül iktidarı her geçen gün bu özelliği ile hatırlanacak ve ona göre muamele göreceklerdir.
Buradan bir ekonomik fayda değil, elde olanın da kaybedilmesi çıkar.
RUSYA, İRAN ve SURİYE!
Oysa, Türkiye komşuları ile güçlü ekonomik ilişkilere şimdi her zamankinden daha fazla muhtaçtır.
Türkiye, dış ticaretinin yüzde 55’ini Avrupa ile yapmaktadır. Ve derin bir krize yuvarlanmakta olan Avrupa’dan etkilenmememiz söz konusu olamaz. Avrupa ile olan ticaret hacmimiz daralacaktır.
Rusya ve İran’ı da dahil ettiğimiz taktirde komşularımızla ve Arap dünyası ile toplam ticaret hacmimiz yüzde 40 civarındadır. AKP izlediği politika ile işte bu ticaretin de dibine dinamit yerleştirmektedir.
Rahmi Koç 10 Aralık günü Antalya’da katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmada, "Avrupa’daki krizin bizi bu kez teğet geçmeyeceğini” söylüyordu.
Komşularımızla ve Bölge ülkeleriyle bozulan ilişkilerimizin krize etkisi ise "teğet geçmeyecek” gibisinden sözcüklerin bile anlatamayacağı kadar ağır olacaktır.
KOMŞULAR ve YAKIN ÇEVRE!
Oysa sadece Türkiye’nin komşularını ele alırsak, söz konusu olan yaklaşık 300 milyonun üzerinde nüfusu barındıran bir pazardır (Rusya, İran, Irak, Suriye, Gürcistan, Azerbaycan, Ukrayna, Ermenistan).
Komşularımıza; bütün Arap dünyasını, Rusya’nın Avrasya Birliği’ni, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri gibi yakın çevreyi de eklersek 600 milyonluk büyük bir bölge ortaya çıkıyor.
Amerikası ve Avrupası ile Kapitalist Batı’nın yaşamakta olduğu ekonomik krizi, bütün bu ülkeler sahip oldukları avantajlardan dolayı yaşamayacaklardır. Veya çok hafif bir şekilde atlatma olanakları vardır.
Bu ülkelerin önemli bir kısmı, Batı ile yollarını ayırmışlardır. Türkiye, "Yakın Çevresi” ve komşularıyla bağlarını güçlendirerek, Kapitalist Dünya’yı sarsmakta olan krizin dalgalarına karşı kendini koruyabilir.
Ama öyle görünüyor ki AKP iktidarının böyle bir politika izlemeye niyeti yoktur.
AMERİKA İLE BATMAK!
Türkiye’yi AKP-F Tipi Cemaat koalisyonu yönetiyor.
AKP, Recep Tayyip Erdoğan’ın deyişiyle, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nde görev üstlenmiştir. İktidarını Atlantik ötesine borçludur.
Her bakımdan bağımlıdır ve ABD’nin rızası dışında bir politika izleyemez.
F Tipi’ne gelince; Fethullah’ın Amerika’da ikamet ediyor olması bile yeterince açıklayıcıdır. F Tipi Cemaat, AKP’den daha fazla bağımlıdır. "Memur” pozisyonundadır.
Dolayısıyla Türkiye’de işbaşındaki koalisyon, ABD’nin kaderini paylaşacaktır.
Hep beraber batacaklardır.
Yalnız, kuraldır; oyunda önce piyonlar feda edilir.
Mehmet Bedri GÜLTEKİN - 17 Aralık 2011 - Silivri
|