Alçaklık!
Başbakan, Afyon’daki patlama ve terör olaylarındaki patlamayla ilgili eleştirel yayın yapan medya için yine esti ve gürledi.
Genelkurmay Başkanı’nı ve ÖSYM Başkanı’nı ehliyetsizlikle suçlayanları, sorumsuzluktan alçaklığa kadar söverek, şunları söyledi: "Her acı hadiseden sonra ortaya konan tavır maalesef eleştiri boyutunu aşıyor, olayı aydınlatma boyutunu aşıyor. Tam anlamıyla linç kampanyasına dönüşüyor. Kurumlara yönelik kurum personelinin motivasyonunu kırmaya yönelik milleti galeyana getirmeye yönelik bu girişimler en hafif tabiriyle sorumsuzluk, alçaklıktır.”
Başbakan zaman içinde kendi söylediklerini unutmaktadır. 2005 yılı Eylül ayında zamanın YÖK Başkanı’nı eleştirirken, (kafasını göstererek) "Burası basmıyor. Hayatta iki koyun gütmediği ve hayatı yaşamadığı için bunu kavrayamıyor” demişti. ÖSYM’nin yaptığı hemen hemen her sınavda yolsuzluk ortaya çıkarılırken, ÖSYM Başkanı’nı eleştirenlere kızıyor. Bu durum karşısında toplum şu soruya yanıt aramaktadır: ÖSYM’nin yaptığı sınavlarda dört yanlış bir doğruyu götürürken, neden kırk dört yanlış badem bıyıklı bir ÖSYM Başkanı’nı götüremiyor?
Başbakan bir yıl öncesine kadar cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevli Türk Silahlı Kuvvetleri’ni susturmak için her türlü yasal olmayan baskıyı içeren önlemleri almış, uygulamış ve kendi ordusunu terörist ilan etmişti. Günümüzde her gün şehit verilirken, Uludere olayı, Suriye’de düşürülen uçak, Afyon’daki patlama gibi olaylar gizemini korurken, Genelkurmay Başkanı’nı eleştirenlere kızmak, anlaşılır gibi değildir. 25 şehidimizin ardından Afyon Valisi’nden hediye alan Genelkurmay Başkanı’nın "ani gelişen davranış karşısında herhangi bir reaksiyon gösterememesi” ise, Türk ordusunun baş komutanına yakışmaz ve eleştirilmesi çok doğaldır.
Başbakan bu eleştiriler için "alçaklıktır” kelimesini de kullanmıştır.
Başbakan 2009 yılı yaz başında içeriği belli olmayan açılıma "Amerikan Projesi” diyenler için; "bunu ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar” demişti.
ABD Dışişleri Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği üst düzey danışmanlarından David Phillips, 2007 Eylül ayında Türkiye’de hükümet tarafından ağırlanmış ve yaptığı görüşmeler sonucunda "PKK’nin Silahsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegre Edilmesi” başlıklı bir rapor hazırlamıştı. Hazırlanan raporun, hükümetin yaptığı açılıma yön verdiği anlaşılmıştır.
Carnegie Endowment adlı kuruluşun Türkiye ve Ortadoğu uzmanı ve CIA elemanı Henry Barkey, 2008 yılı Ekim ayında Kürt sorunu üzerine "Kürdistan Üzerinden Çatışmayı Önleme” adıyla bir rapor hazırlamıştı. Hazırlanan raporda Kuzey Irak’taki yönetimle Türkiye’nin ilişkiler kurması, Ankara, Erbil, Washington işbirliği ile sorunun çözülmesi, PKK için genel af, Kürt sorununun demokratik temelde çözüme kavuşturulması gibi öneriler sıralanmıştı.
ABD’de kurulu Atlantik Konseyi isimli kuruluş 2009 Haziran ayında "Türkler ve Irak Kürtleri Arasında Güven Tesisi” adında bir rapor hazırlamıştı. Bu rapor da David Phillips tarafından hazırlanmıştı. Bu rapordaki görüşler ve öneriler, Türklerle Irak Kürtlerinin 13-15 Nisan 2009’da Washington’da yaptıkları toplantıdaki görüşmelere ve David Phillips’in Türkiye ve Irak’taki görüşmelerine dayanmaktadır. Bu rapordaki görüş ve önerilerin, hükümetin yaptığı açılımla örtüştüğü net olarak görülmektedir.
Zaten ABD dış politikasının etkin isimlerinden David Phillips; "Kürt açılımı raporunu Haziran 2009 tarihinde ben hazırlamıştım” diyerek, olayı aydınlatmıştı. ABD’li uzmanların hazırladıkları bütün bu raporlar ortaya çıkarılmışken, kendileri de açıklamışken, hükümetin hazırladığı açılımın "Amerikan Projesi” olduğu kesinleşmiştir. O zaman "alçak” kimdir, nerededir ve ne iş yapmaktadır?
12 Haziran 2011 Genel Seçimi öncesinde MHP Genel Başkanı, hükümetin, PKK terör örgütü ile görüştüğünü söylemişti. Başbakan bu söylem için: "kim İmralı’yla bebek katiliyle görüştüğümüzü, pazarlık ettiğimizi söylüyorsa, iddia ediyorsa namerttir, alçaktır, namussuzdur, şerefesizdir, haysiyetsizdir” demişti. Her türlü yalanlama kampanyasına karşılık, MİT ile PKK terör örgütünün Oslo’daki ihanet içeren görüşmeleri ortaya çıkarıldı. Başbakan, "Hakan Fidan’ı görüşmelere ben yolladım” diyerek, bu görüşmeleri kabul etti. Alçaklıkta, namussuzlukta sınır tanımayanların, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne psikolojik operasyon yaparken, PKK terör örgütüne psikolojik destek sağladıkları ortaya çıkmıştır.
Hukuk dışı tutum ve davranışlarda sınır tanımayan siyasi iktidar ve hakkında "görevi ihmal, zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrakta ve kayıtlarında sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” suçlamaları olanlar, sıkıştıkça "alçaklık” edebiyatına sığınmaktadırlar. Devletin kurumlarına, sahte belgelerle Silivri ve Hasdal’da zulüm gören onurlu askerlerine, yurtsever ve namuslu aydınlarına, öğrencilerine karşı siyasi iktidarın ve dış güçlerin yaptığı kampanya alçakçadır. Bu alçaklık, ülkemizin geleceği için ihanettir.
Kendi siyasi kararlarını eleştiren her görüşü ‘ihanetle’ suçlayanlar, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okumalıdırlar.
Özellikle "gaflet, dalalet ve hatta hıyanet” sözcüklerini dikkatli okuyunca, kendilerini göreceklerinden kuşkuları olmamalıdır.
Bu alçaklıkları ve bu ihanetleri yapanlara halkımız gereken yanıtı verecektir.
Suay KARAMAN - 17 Eylül 2012 - İlk Kurşun
http://www.dunya48.com