PKK’nin açlık grevi, Abdullah Öcalan’ın devreye sokulmasıyla sonuçlandı. İdam tartışmalı, açlık grevli bu sürecin Öcalan’ın merkeze alınarak sonuçlandırılması, kuşkusuz planlı bir hedefti.
Karşıt görüntülü AKP ile PKK’nin "Çözümün tek adresi Öcalan’dır” sonucunda birleştirilmesi önümüzdeki sürece işaret ediyor. "Diyarbakır’ı merkez” yapmaya soyunanların, "idam” ve "açlık grevi” gibi insani meseleleri hedeflerine ulaşabilmek için nasıl da kullandığını somut bir şekilde gördüğümüz bu sürecin bir bilançosunu çıkaralım bugün:
AKP, PKK’NİN ŞARTLARINI KABUL ETTİ!
PKK’nin açlık grevinde üç şartı vardı: Öcalan’ın avukatlarıyla yeniden görüşmesi, KCK davasında Kürtçe savunma yapılabilmesi ve anadilde eğitim!
AKP Hükümeti, bu şartlardan ikisini kabul etti. Hem mahkemede Kürtçe savunma yapabilmenin yasal olarak önünü açtı hem de Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesini kabul etti.
Nitekim Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülüp görüştürülmeyeceği sorusuna, bunun önümüzdeki süreçte görüleceğini belirterek "evet” yanıtını vermiş oldu!
Aynı zamanda Serpil Çevikcan’dan öğreniyoruz ki, Adalet Bakanlığı daha ileri gidiyor ve Öcalan’ın şartlarını düzeltmek için özel bir çalışma yapıyormuş! (Milliyet, 19 Kasım 2012)
Geriye bir tek anadilde eğitim kaldı! Ama AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in "anadilde eğitim tartışılabilir, konuşulabilir” demesine bakılırsa, hükümet bu şartı da kabul edebilir!
KESİNTİSİZ AKP-PKK MÜZAKERELERİ!
Serpil Çevikcan’ın taraflardan aldığı şu bilgi önemli: "Hem hükümet çevrelerinden hem de BDP kanadından gelen bilgiler, müzakerelerin Öcalan üzerinden açıkça yeniden başlatıldığını gösteriyor.” (Milliyet, 19 Kasım 2012)
Nitekim Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in "bu süreçte Öcalan’la görüşüldü mü” sorusuna verdiği yanıt müzakerelerin başladığını ortaya koyuyor: "Devletin istihbarat birimleri, güvenlik güçlerimizin ve terörle mücadelede sürdürülen politikaların gereği, ihtiyaç duyulduğu zaman ve zeminde bu görüşmeler yapılır demiştik geçmişte. İhtiyaç duyulan zeminde bunlar yapılmıştır, bundan sonra da yapılacaktır.”
‘ÖCALAN GÜÇLENDİ!’
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, "Öcalan’ın rolü netleşti ve güçlendi” diyor ve ekliyor: "Öcalan bir sözüyle açlık grevlerini durdurabiliyorsa, savaşı da durdurabilir.”
İşte açlık grevi ile idam tartışması sarmalı arasında yapılmak istenen de buydu. AKP Hükümeti de Öcalan’a "açlık grevini bitirin” mesajı için fırsat yaratarak, onun yeni müzakere süreci öncesinde "çözümün adresi” olduğunu kamuoyuna ilan ediyordu! AYDIN İFLASI!
"Açlık grevinde tek bir can yitirilirse” diye başlayan cümleler kuran "aydınlar”, bu duyarlılığı açlık grevi süresi içinde şehit düşen askerler için göstermedi!
Öcalan’ın "açlık grevi bitirilsin” mesajını verdiği gün, "Şemdinli’de şehit düşen 5 asker” sıradan bir haber değeri olabildi ancak!
"Kürtleri kazanmak” ile "Türkleri kaybetmemek” arasında denge kuramayan bir aydının aydınlığı artık sorgulanmalıdır!
PROTOKOLLER MASADA!
Peki, bundan sonra ne olacak? Yanıtı "Öcalan’ın rolü tarihidir” diyen Aysel Tuğluk veriyor: "Masada protokoller var.”
Evet, Öcalan’ın hazırladığı protokoller masadadır ve anlaşıldığına göre imzalanmayı beklemektedir! Bu, Tuğluk’un sözlerinin dışında, Öcalan’a verdirilen Suriye mesajından da anlaşılıyor.
Öcalan "açlık grevini bitirin” talimatı verdiği el yazısının sonunda Suriye Kürtlerine sesleniyor ve "6 ili ele geçirmekle sorun çözülmez” diyor. Peki, ne öneriyor Öcalan? Tıpkı Türkiye’deki gibi Suriye’de de "demokratik özerklik” istiyor!
Böylece "Kürt koridoru” meselesine Öcalan da fiilen girmiş oluyor ve AKP ile PKK, "Irak’ın kuzeyini Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e açma” operasyonunda işbirliğini yükseltiyor!
Aynı saatlerde Mehmet Ağar’ın ajanslara düşen şu sözleri ise oynanan trajedinin birinci perdesinin tamamlandığını haber veriyordu: "Bölünmenin önündeki en büyük engel AKP’dir.”